Copyright 2024 - MEKSAV

HASAN FEHMİ TEZDOĞAN  DİVANI / 3. Bölüm

 

Ela ey aşık-ı mahbub diyem sana ki icmali

Kamu bir noktadır cümle bu alemde nihan etti

 

Onun vech-i cemalini celali ihticab etti

Ki bu sırdan sıfat esma ki zatını hicab etti

 

Hakikat bir şecerdir kim ne maşriki ne mağrubi

onun zıll-ı hayalinden sıfatını beyan etti

 

Bu eekvan bir fener misli içinde zattır şem'i

Ziyası fi'line benzer bu alemden cila etti

 

Behey aşık nedir aşkın bana bildir nedir fikrin?

Bu manadan haber bilsen nice esrar beyan etti

 

Edebler zar u efganı bulurlar gül ü gülzarı

Çün oldular bülbül canı onun çün can feda etti

 

Bu TALİBİ taleb kıldı maarif kenzini buldu

Hakayık remzini bildi bilen remzi imam etti

 

......................................................................

 

Ölmeden evvel ölüp

Kabre giren anlar bizi

Haşr olup haşr olmadan

Mahşer gören anlar bizi

 

Murg-ı anka ismine

Bülbül olanlar anlamaz

Mavera-yı kaf olup

Anka olan anlar bizi

 

İlm u irfan mahzeni

Hak'tan gelir sanma kitab

Cümle ilm u irfana

Mahzen olan anlar bizi

 

Biz o serreyiz muhit

Şemse karıştı varımız

Ol hakikat şemsine

İlhak olan anlar bizi

 

Derya-yı ab-ı hayattan

İçmişiz ermez memat

Umman-ı ab-ı hayattan

Gavvas olan anlar bizi

 

Söylenen bir kuşdilidir

Bilmeğe irfan gerek

Tevhidi murg-ı zebandan

Ders alan anlar bizi

 

FEHMİ'yi siretle görmek

Kimseye olmaz nasib

Bihuruf u lafz u savt

Sohbet bilen anlar bizi

 

......................................................................

 

Geldi bir nur maşrikiden

Tulu-i afitab gibi

Ref'edib zulmet-i cehli

Etti münevver bizi

 

Edelim Elhamdülillah

Şahımız ali cenab

Evveli hüznile gamdı

Şimdi hal etti bizi

 

Kal'e geldi cümle ihvan

Ettiler söz iftinan

hem i fakat buldu emraz

Etti hoş vücud bizi

 

Bir şeceri aşı etmiş

İdi ahlat istiab

Geldi kamil himmetiyle

Etti has rumman bizi

 

"Ve nefahtü fihi min ruhi"

Bu sırdır bilsene

Çünkü bunda la'net oldu

Etmeyen ikrar bizi

 

Ehl-i suret cennetinden

Biz feragat eyledik

Hem kelamı Hak'tan aldık

Ruh-i has etti bizi

 

Kaza eynin kamil eyninden

Olundum bir vekil

Bilmedi eşrar bu emri

Pürziya etti bizi

 

Pirimiz kutb-i cihan

Himmetidir şüphe yok

Bahr-ı ilmin cür'asından

Etti mestane bizi

 

Ehl-i aklın cennetini

TALİBİ emre harab

Bu nidayı guş edenler

Su-i zan etti bizi

 

.....................................................................

 

Gel ey aşık-ı Hakkani

Ki gördüm kendini fani

Odur Allah Hüvel'l-Baki

Odur ol Vacib-i Mutlak

 

"Ene'l-Hak"sırrına er bak

Ki sanma sen olupsun Hak

Velakin sensin ol mazhar

Ki Hak der senden "Ene'l-Hak"

 

Ki sen bir mazhar-ı tamsın

Olur kuvvende Hak zahir

Ki sen ol abd-i batınsın

Olursun Hak'ta müstağrak

 

Bu yerdir alem-i Berzah

Dahi hem alem-i ervah

Bu yerdir ruhların kabri

Ki nurla defnolundun bak

 

O kabr-i vahdete düşmek

Varıp Bir ile birleşmek

Visal-i dosta erişmek

Ne güzeldir ne güzel bak

 

O yerden açılıp perde

Görürsün yerini nerde

Bulursun cennetü'l-irfan

Bakarsın gördüğün hep Hak

 

Bu yerdir şehr-i hakikat

Bu yerde zahir olur Hak

Gören Hak'tır görüne Hak

Muhittir ol bila ıtlak

 

İlahi varlığınla hep

Zuhur et bende ol zahir

Kamu zerratımızla hem

Bizi et zatına ilhak

 

Gel ey FEHMİ sen ol agah

Bu yerdir sırr-ı "Feeynema"

Nere dösen hemen Allah

O yüzden hali yer yok bak

 

......................................................................

 

Rah-ı aşka salik olmak

Takdir-i ihsan gerek

Derd-i Hakk'a sabır olmak

Vüs'at-ı vicdan gerek

 

Kahrı lütfü bir bilenler

Buldular feyz ü necat

Hayrı şerri Hakk'a nisbet

Alima irfan gerek

 

Mahz-ı Tevhid'i bulamaz

Olmayınca bir delil

Ol hakikat şehrine

Varmağa irfan gerek

 

Dil verilmez her görünen

Zındığa etme iman

Ders-i Tevhi'i okumak

Kamile ferman gerek

 

Zühd ü takva ile bulunmaz

Zevk-i Tevhid mahzeni

Kenz-i bipayanı bulmak

Uğruna kurban gerek

 

Adeta evrad ve esma

Oldu vuslata muhal

Vuslat-ı dost uğruna

Candan geçip berdar gerek

 

Sıyt ve şöhrette kalanlar

Bulmadı FEHMİ reşad

Aşıkın ma'şuk yolunda

Yer ile yeksan gerek

 

......................................................................

 

Ey talib-i Hak

Aşık ol aşık

Ver kalbe ferah

Aşık ol aşık

 

Terket hevayı

Olma mürai

Ol sen Melami

Aşık ol aşık

 

Arkanda yük var

Kalbinde çirk var

İlminde şirk var

Aşık ol aşık

 

FEHMİ bu yerde

Varlıktır perde

Çare bu derde

Aşık ol aşık

 

......................................................................

 

Hasrete veda etti ol hüsn-i hilkat ehli hal

Alem-i ervaha uçtu dünyada görmek muhal

 

Evlad-ı Gavs Muhammed Nur'dur onun şöhreti

İsmi-Hakkı-idi Hakk'a eyledi azm-i visal

 

Sır olup alem gözünden rıhlet etti vahdete

Zikr u fikrile müzevvak asla etti insilal

 

Nur Muhammed'den okumuş idi ilm-i Lahut'u

Kamil-i zaman idi ol ilmi hilmi bimisal

 

Kenz-i irfan idi gönlü memlu-i hikmet idi

Akıtırdı dil ve lebinden daim ab-ı zülal

 

Her sözü ab-ı hayat can bahşederdi aşığa

Kibir kin yok idi herkesle ederdi hasbihal

 

Hızır idi kim görenin artar idi rif'atı

Sıdkile teslim olanlara verir idi neval

 

Nefhasından hay olup vecde gelirdi mürde dil

Feyz alırdı sohbetinden ehl-i dil al-i rical

 

İhtiyari mevtile daim ederdi iftihar

Hubb-i dünya yok idi hiç söylemezdi kıyl u kal

 

Alim idi arif idi abid idi ol hümam

Lem'an ederdi yüzünden Ahmedi hüsn-ü hisal

 

Çünkü geçti dünyadan ol ehl-i fazl-ı zü'l-kemal

Bağrımız yaktı firaki gönlümüz oldu melal

 

Çok müteessir olduk ama nedelim hükm-i kader

İltimas yok imtiyaz yok kimseye vermez mahal

 

FEHMİ ol murg-ı humanın mevtini kıldı beyan

Hem bin üç yüz altmış beş hicriydi tarihine sal

 

......................................................................

 

Ey gönül uslanmaz mısın

Uçarsın yorulmaz mısın

Hiç bir dala konmaz mısın

Dertli gönül deli gönül

Düştün dile gönül

 

Senin vatanın nerede

Mekan tutmazsın bir yerde

Nasıl girdin sen bu derde

Dertli gönül deli gönül

Düştün dilden dile gönül

 

Senin aslın neslin var mı

Bu yerde mahremin var mı

Senin derdin bilen var mı

Dertli gönül deli gönül

Düştün dilden dile gönül

 

Yardan ayrıldın yastasın

Gurbet ilde kafestesin

Yanar için hasrettesin

Dertli gönül deli gönül

Düştün dilden dile gönül

 

Yarini gördüğün var mı

Divanda durduğun var mı

O sırdan haberin var mı

Dertli gönül deli gönül

Düştün dilden dile gönül

 

Bu yerde bir garipsin sen

Görünür ki aşıksın sen

Kişi bağrı yanıksın sen

DErtli gönül deli gönül

Düştün dilden dile gönül

 

FEHMİ etme zar u giryan

Bulunmaz derdine derman

Yeter sana bu derde derman

Dertli gönül deli gönül

Düştün dilden dile gönül

 

.....................................................................

 

Canımı terkeyleyip canana geldim Rasul

Derdimi sende bulup dermana geldim Rasul

 

Nur-ı vechinden zuhur edip eser bad-ı saba

Misk-i anberle dolup reyhana geldim ya Rasul

 

Gece gündüz zar ederdim bir kere görsem deyu

Leyla'nın Mecnun'uyum didara geldim ya Rasul

 

Ta ezelden cur'ayı nuş ettirip verdin bana

Devredip ol aşkile devrane geldim ya Rasul

 

Çün ezel bezminde gördüm yüzünü ey dost senin

Ol nazar etvarıyle ikrara geldim ya Rasul

 

Nar'ı fırkat yaktı canı seyredip geldim sana

Kalmadı ad ile sanım sen şaha geldim ya rasul

 

TALİBİ kulun kapında olmuşum naçar garip

Fahr'ı tamımın izzetin ihsana geldim ya Rasul

 

......................................................................

 

Yoktan geldim dünyaya

Bir beş on gün seyrana

Seyran nedir bilmedim

Gafil bulunup kaldım

 

Tanrı birdir anladım

Hak Muhammed belledim

Gayba iman eyledim

Taklid eyleyip kaldım

 

Dünyayı attım arkaya

Gönül verdim ukbaya

Cennet için duaya

Elim kaldırıp kaldım

 

Cennetteki huriler

Hep bakire dururlar

Birgün bana verirler

Gönül eyleyip kaldım

 

Cennet zevki pek hoştur

Surette kalan boştur

Sırete yol bulmadım

Dağlar dolaşıp kaldım

 

Cennet bugün göktedir

Zevki yüksek yerdedir

Ben karanlık bir yerde

Yolu şaşırıp kaldım

 

Aşık oldum cennete

Ermedim ol devlete

FEHMİ gibi üftade

Kuru sevdada kaldım

 

......................................................................

 

Derviş olan Hakk'ı bulur dediler

Gel gönül gel biz de derviş olalım

Dervişlik yolunda kurban olalım

Gel gönül gel biz de derviş olalım

Gel gönül biz de Hakk'ı bulalım

 

"Men raani fekad raalhak"demiş

Muhammed'i gören Hakk'ı görürmüş

Dervişlikten maksat bu esrar imiş

Gel gönül gel biz dederviş olalım

Gel gönül biz de Hakk'ı bulalım

 

Meslek-i Rasul'e biz de uyalım

Ehl-i sünnet ve'l-cemaat olalım

Muhabbet barından hisse kapalım

Gel gönül gel biz de derviş olalım

Gel gönül gel biz de Hakk'ı bulalım

 

Bu aşk dedikleri bahr-ı ummandır

İçinde cevheri, zevk-i vicdandır

Bu benlik davası aşka perdedir

Gel gönül gel biz de derviş olalım

Gel gönüle gel biz de Hakk'ı bulalım

 

Bu tevhid muhabbetine doyulmaz

Muhabbetten kaçan insan sayılmaz

Mürşidsiz kimseye İslam denilmez

Gel gönül gel biz de derviş oalım

Gel gönül gel biz de Hakk'ı bulalım

 

Muhabbet ne imiş nadan ne bilir

İnsanlık remzini hayvan ne bilir

Anadan kör doğan gündüz ne bilir

Gel gönül gel biz de derviş olaım

Gel gönül gel biz de Hakk'ı bulalım

 

TALİBİ'yim bunda söylerim diraz

Gelsin o fasıklar etsin itiraz

Bu meclise dahil olamaz kallaş

Gel gönül gel biz de derviş olalım

Gel gönül gel biz de Hakk'ı bulalım

 

.......................................................................

 

Ben aşkın narına pervane geldim

İsmail'im canı kurbana geldim

 

Leyla'nın zülüfü göründü bana

Mecnun'um ben bunda divane geldim

 

Yakup gibi ağlar iken Ken'an'da

Yusuf'un didarın görmeğe geldim

 

Musa olup bir dem asayı alıp

Emriyle Fir'avn'un cengine geldim

 

Şol Zülkarneyn gibi alem gezerken

Menba-i mağribin gölüne geldim

 

Bir gece Muhammed ile mi'racta

Ev edna bahrını seyrana geldim

 

Kenz-i mahfi idim ilm-i ezelde

TALİBİ'yim tende mihmane geldim

 

........................................................................

 

Uluhiyyette ehad

Sensin Allah'ım benim

Senin şanındır samed

Sensin Allah'ım benim

 

Dünyayı var etmeden

Adem'i halketmeden

Ruhlar "Beli" demeden

Sensin Allah'ım benim

 

Ben bir cüz-i akdemim

Ruhundan üflenmeyim

Güneşten bir zerreyim

Sensin Allah'ım benim

 

Ben katreydim yol aştım

Akıp nehre ulaştım

Çağlayıp bahre düştüm

Sensin Allah'ım benim

 

FEHMİ'de sen alimsin

Her umurda hakimsin

Sen duyar sen görürsün

Sensin Allah'ım benim

 

......................................................................

 

 

Her zaman bülbül gibi efgan edeni severim

Açılıp güller gibi handan olanı severim

 

Misl-i behime olup biderd olanı sevmezem

Mübtela-yı biilac derdlileri çok severim

 

İzzü cah ile kürşad mağrurları ben sevmezem

Fakrile fahreyleyip izet bulanı severim

 

Tac ile hırka giyip suret düzeni sevmezem

Tacı nurani olup beka bulanı severim

 

Ruz u şeb esma ile şaşkın olanı sevmezem

Ol müsemmadan haberi var olanı severim

 

Dört duvar içinde halvet eyleyeni sevmezem

Dost ile halvette halvet eyleyeni severim

 

TALİBİ der ki kafeste papağanı sevmezem

Cism-i Kaf'tan içeri Anka olanı severim

 

.....................................................................

 

Ne acebdir zikrine tenbel terahi sevmezem

Can ve dil zikrine mağruk olanı ben severim

 

Kalbi mat hem dili rabt olanları hiç sevmezem

Feth-i kalb-i dilküşa olanları çok severim

 

Zühdile dembeste olmuş sofuları sevmezem

Meydan-ı tevhid içinde demgüzarı severim

 

Bağlanıp suretle hem gümrah olanı sevmezem

Ahsen-i takvim sıfatla var olanı severim

 

Efkar-ı dünya ile dilhastayı hiç sevmezem

Daima mesrur olup dilşad olanı severim

 

Şol ki kargadır misali ehl-i aklı sevmezem

Daima bülbül gibi zar, ehl-i aşkı severim

 

Ucb u kibrile bürünmüş dilazarı sevmezem

Meslek-i Tevhid'de derviş dilşikarı severim

 

Şol ki garazla ibadet eyleyeni sevmezem

Bigaraz olup cemale yar olanı severim

 

Dünya ve ukba için bülbül olanı sevmezem

Vech-i Baki'ye yanıp pervaneyi ben severim

 

Dili ikrar kalbi inkar müslümanı sevmezem

Ahdin ifa edip sadık olanı severim

 

TALİBİ der mesleğinde reybedeni sevmezem

Baş ve can feda edip lareyb olanı severim

 

.......................................................................

 

Mest ü medhuş olmuşum

Ben aşık-ı biçareyim

Dertliyim derdim içinde

Arzu-yu dermaneyim

 

Dün ü gün asker-i aşkı

Davet ettim haneme

Yağma oldu hep imaret

Şimdi ben uryaneyim

 

Aşıkım aşka giriftar

Yanarım her subh u şam

Terkedip mal ü melali

Bir acep viraneyim

 

Ta ezelden döndü kaldı

Üstüme bu aşk benim

Yıktı varlık şehrini

Baştan başa viraneyim

 

Ma'şuk'un gamze-i çeşminden

Dokundu bir kabes

Yaktı kül etti vücudum

Sanki bir peravaneyim

 

Yana yana aşk oduyla

Külli pürnur olmuşum

Cism-i sadeften içeri

Gizli bir dürdaneyim

 

Cümle alem halkı bunda

Bilmediler sırrımı

TALİBİ aklın verasında

Gezip seyraneyim

 

.....................................................................

 

Gönlümün kararı yoktur

Her saat bir haldeyim

Bazı fırkat bazı hasret

Bazı mihnet içreyim

 

Bazı mahrum bazı mağmun

Bazı mahkum olurum

Bazı gurbet bazı vuslat

Bazı cennet içreyim

 

Bazı gafil bazı cahil

Bazı alim olurum

Bazı ifrat bazı tefrit

Bazı evsat içreyim

 

Bazı şakir bazı zakir

Bazı mezkur olurum

Bazı kesret bazı vahdet

Bazı halvet olurum

 

Bazı fakir bazı bahil

Bazı sehi olurum

Bazı zengin bazı şadan

Bazı hayran olurum

 

Bazı zahid bazı zındık

Bazı sünni olurum

Bazı arif bazı ma'ruf

Bazı irfan olurum

 

Bazı menfur bazı mergub

Bazı aşık olurum

Bazı giryan bazı uryan

Bazı seyran olurum

 

Bazı inkar bazı ikrar

Bazı şekte olurum

Bazı havfsız bazı gamsız

Bazı müzeyya olurum

 

FEHMİ'nin halleri çoktur

Binde birin demedim

Bazı gökte bazı yerde

Bazı perde içreyim

 

......................................................................

 

Bu aklın maverasından ki nurdan bir saray gördüm

İki alemde misli yok ki dünya ile ukbadan

 

Nazar ettim ona, gördüm dışında mana-yı hikmet

İçinde türlü ni'met var gelir daim müheyyadan

 

Onun aşıkları Nakşi okurlar ders-i Ma'şuk'u

İçerler came-i aşkı şarab-ı layezaliden

 

Onun ismi Hakikat'tır ki masivadan ol paktır

Ona giren lamuhaftır ne kim ula ve uhradan

 

Onun zerrin libasından giyer uşşakları her an

Göremez haşa a'malar müberradır bu esmadan

 

Çün esmada kalan kimse ne bilsin ol müsemmadan

Bakar gözü görür suret haber bilmez muammadan

 

Bu bir sahra-yı vahdettir ona herkes ayak basmaz

Sanır sen ey FEHMİ bilir herkes bu ahfadan

 

.....................................................................

 

Gönül Allah'ı yadeyle müsemmasın şuhud eyle

Ol dilşikarı seyreyle bu mir'at-ı müreyyadan

 

Nedersin ol gözü çünkü biri iki görür daim

O görmez mahbubun yüzün yüzündeki mücelladan

 

Kişi mahbubunu görse nikabsız onu seyretse

Tanır ol onu her yerde nice yüzbin musaffadan

 

Kime ref-i hicab oldu gözü mahbubunu gördü

Ona sor mahbubun vasfın kisorma gözü amadan

 

Ki ma'şuk ismine aşık olan bilmedi ma'şukun

Yüzün gören odur aşık sen aşkı sor o şeydadan

 

Hezaran mevcin içinde görünmez tal'at-ı derya

O bahrı seyreden gözler payın aldı "Ev edna"dan

 

Bu dağ-ı Kaf-ı enfüste görenler murg-ı Anka'yı

Geçerler mavera-yı Kaf olan sevda-yı Anka'dan

 

O bahr-ı ab-ı hayattan içenler oldular hep hay

Ki Hızr'a oldular hem dem beka buldular ifnadan

 

Yine ol cilve-i mahbub muhatab oldu karşımda

Mukavves kaşların oku yaralar açtı bağrımdan

 

Bilirim ma'şukum daim benimledir değil gayrı

Niçin eder gönül zarı uzak değil visalinden

 

Bu aşk zincirini FEHMİ ezelden taktı boynuna

Şikayet eylemez asla ki razı oldu halinden

 

......................................................................

 

Senin ismin biri Ahmed çü geldin aleme rahmet

Sadakatla sana biat eden dönmez misakından

 

Hayat bahşeyledin nice ölüler eyledin ihya

Dirileri fenafillah uyandırdın niyamından

 

Senin ol bahr-ı ilminden bilenler bildi bir zerre

İçenler içti bir katre şarab-ı has zülalinden

 

Vücud-ı kabr-ı kuddusü ziyaret edene müjde

Şefaatın olur vacib işittiler lisanından

 

Hitab-ı bezmi ezelde görenler gördüler yüzün

Ol şemsten bedr olanlar geçerler hep masivasından

 

O kabr-i manevi içre vücudun görseler zühhad

Atardı şem'a pervane gibi canım ferahından

 

O kabri bildiler FEHMİ cihanda ancak arifler

Şefaat buldular onlar kim o sultanla likasından

 

.....................................................................

 

İlahi feth-i bab eyle künuz-ı ilm-i hikmetten

Muhabbet kıl derununda mücella eylesin irfan

 

Nidem ben gayrı muhabbet çu Sen'sin maksad-ı aksa

Mukaddes mahbubum Sen'sin bu gözler hüsnüne hayran

 

O bir göz ki sana baktı nice gayre bakar bilmem

O nu ki nur-i vahiddir görür Sen'le Sen'i her an

 

Kani bir dil Sen'i ansın kani bir han Sen'i bulsun

Kani bir göz Sen'i görsün gören de Sen'sin ey canan

 

Hüdaya hangi dillerle Sen'i zikreyleyen kullar?

Sen'inle nutkeder diller Sen'inle görür ol aynan

 

Evvel ahir ve batınsın kamu esmada zahirsin

Münezzehsin bilinmekten nice bilsin Sen'i efnan

 

İlahi cud-i fazlından kerem kıl bizlere vuslat

Cemalinle müşerref kıl olalım sahib-i heyman

 

Tecelli-i cemalinle münevver eyle kıl mağfur

Ki ben yokta zuhur et sen çu Sen'sin cümleye sultan

 

Sen'indir zır u bala Sen'in dir hem vemafiha

Ki Sen'den gayrı yok asla muhitsin arşı Ya Rahman

 

Rahim'sin şüphe yok asla Habib'in oldu müsemma

Onunla cümle arifler buluptur suret-i insan

 

İlahi hacetim Sen'den bu FEHMİ'ye nazar kıl Sen

Elimden tut de Ya abdı ki Sen'sin lutfu çok mennan

 

......................................................................

 

Her nefeste Hakk'ı zakir olmayan

Dedi hak Kur'an'da ona "Gafilan"

Soyunup bayr-ı fenaya dalmayan

Cahilandır cahilandır cahilan

 

"Fakru fahrı" devletine yol bulan

Arifandır arifandır arifan

"Selsebil tesnim rahık"ten mestolan

Mubibbandır muhibbandır muhibban

 

Ol beka iklimine azmeyleyen

Bu fenaya uğradı her salikan

Vuslat-ı Ma'şuk ola değil asan

Canı kurban eyledi hep aşıkan

 

İrfan-ı cennete neil olmağa

Sevdiğin infak eyledi salikan

Ol cemal-i pakine bülbül olan

Meskeni olur onun baı cinan

 

Yandı FEHMİ şems-i zatın narına

Yakmaz artık o cehennem bigüman

 

.......................................................................

 

Eya ey abid-i Rahman

Ediptir Hak bize ilan

Kalanlar şirk-i hafide

Bulamaz derdine derman

 

Bu şirk iki kısımdır hem

Biri şirk-i celidir bil

Biri şirk-i hafidir hem

Bunu bilmedi cahilan

 

Odur şirk-i celi bil kim

Ederler saneme secde

Bu alem maverasında

Nedir bilmezler ol subhan

 

Gel ol şirk-i hefiden kim hem

Biraz sırlar edem ifşa

İşitip olalar irşad

Okuyan cümle salikan

 

İkidir şirk-i hefi hem

Biri ameldedir bilkim

Biri itikadında hem

Buna şah durur Kur'an

 

Amelde şirk odur bilkim

Edersin gayre muhabbet

Uyarsın nefs hevasına

Olursun nefse abidan

 

Gece gündüz budur fikri

Ki doğmuş kalbine zikri

Tasavvur etti kalbinde

Oyunbaz halleri her an

 

Onlar Hakk'ın "Mudıllun"

Esmasına mazhar olmuşlar

Ol esma onların Rabb'i

Ederler secde gafilan

 

Onlardır nefse arif

Değildir, Rabb'ini bilmez

Onlar ol "Şerrü'd-devab"tır

Ki etti nefsleri tuğyan

 

İkinci şirk budur bilkim

Mu'tekidin itikadında

Bu şirkin a'zamıdır kim

Bunu bilmedi zahiran

 

Eder secde kuru yerde

Ki bilmez Rabbini nerde

Olur kendi Hakk'a perde

Budur sahib-i kamısan

 

Olur abid Hakk'ın gayrı

Ki kendi gayrı Hak gayrı

Onlar "zenb-i vüvud"dur hem

Erişmez onlara gufran

 

İlahi nice edelim

Sana tesbih u takdisler

Ki biz fanizülaliz hem

Göründük cümlemiz bir can

 

Alan sensin veren sensin

Gören ve görünen sensin

İşiten söyleyen sensin

Yine sensin o mahmudan

 

Bu FEHMİ'nin haceti senden

Bana bildir ki ben bilmem

Bilen ve bilinen sensin

Senindir ilmile irfan

 

.....................................................................

 

Bir yüze verdim gönül her dem ona divane ben

Yakarım sinemi onun aşkına pervane ben

 

Geç bu sevdadan dediler salma kavgaya başın

Ben geçerim sevda geçmez uğradım emraza ben

 

Dost belasıdır başıma geldi nice bin bela

Her bela geldikçe hamd ederim ol Subhan'a ben

 

Bir acep sevdaya düştüm ona çare bulamadım

Çünkü mahbub bendedir düştüm neden sevdaya ben

 

Yok vücudum çün bilinmez aşk odu nem yandırır

Bulmadı derdime devasöyledim Lokman'a ben

 

Mahv-ı mahz oldum görünmez varlığımdan bir eser

Çekseler dare bu cismi girmezem hiç havfe ben

 

Ölmüşüm ölmezden evvel erdi canım vahdete

Ol beka-yı gülşen-i vahdetteyim yekdane ben

 

Gir bizim bahçeye gör bülbülleri efgan eder

Cümle bülbüller içinde şeyda gör bir tane ben

 

Mavera-yı akıl içinde sohbet ettim dost ile

FEHMİ dediler bana çün vakıfım esrara ben

 

......................................................................

 

Hayvanlığı terketmeden

İnsanlık arzularsın

Rüşd-i Hakk'a ermeden

Mevla'yı arzularsın

 

Taklidi terk etmeden

Hem tahkika ermeden

Sırr-ı Kur'an bilmeden

İrfanlık arzularsın

 

Sermayesiz bezirgan

Karı olmaz bir zaman

Ne sergin var ne dükkan

Zenginlik arzularsın

 

Kuyuya atılmadan

Kervana katılmadan

Kul olup satılmadan

Sultanlık arzularsın

 

TALİBİ evrad ile

Bir keçe külah ile

Hemen bir hırka ile

Hilafet arzularsın

 

.......................................................................

 

Ey Gani Mevla ey hikmeti Yezdan

Alemi bir "kün" den icad eyledin

Dünyanın fenasını bildirdin bize

Ukbayı kullara abad eyledin

 

İkiye ayırdın halk-ı cihanı

Kafir biri ehl-i iman eyledin

Kafiri narınla eyledin inzar

Mümüni cennetle ibşar eyledin

 

Asi'ye adlinle gösterdin azab

Mutiye lütfunla ihsan eyledin

Münkiri inkarda eyledin tuğyan

Mümini ikrarda sebat eyledin

 

Alemi varlığına kıldın alamet

İnsanı zatına mir'at eyledin

Zahidin zühdünü alimin ilmin

Arifin irfanın izhar eyledin

 

Esma ef'al evsafındır görünen

Kendini kendine ağyar eyledin

Nadana evsafın eyledin hicab

Aşıkı zülfüne berdar eyledin

 

Cahildir ol gören kendini gayrı

Arifin gönlünde mihman eyledin

Zülfünün her telinde bağlı bir Mecnun

Her birin bir yolda ısar eyledin

 

Tedbiri kullara eyledin tavsif

Takdiri fevkinde ikdam eyledin

Ne yapar kulların elinde ne var?

Pençesin kabzinde ikbaz eyledin

 

İlahi şükründen acizdir FEHMİ

Kendini izhara mazhar eyledin

 

.......................................................................

 

Aldır beni aldır beni

Dost yoluna döndür beni

Bak yüzüme güldür beni

Aşıkın olayım senin

 

Yandır beni yandır beni

Pervaneye döndür beni

Senlik ile doldur beni

Hayranın olayım senin

 

Al beni benlik kalmasın

Senden gayrı var kalmasın

Perde hicab hiç olmasın

Seyranın olayım senin

 

Aşık oldum çün ben sana

Hub cemalin göster bana

Bir kez bakam senden sana

İrfanın olayım senin

 

Gurbete çıktım çağında

Düştüm kesret pazarında

Bülbül gibi dost bağında

Figanın olayım senin

 

Aşkını verdin sen bana

Yandım yakıldım ben sana

Gece gündüz hep bir bana

Seyranın olayım senin

 

TALİBİ oldum ruyuna

Yandım yakıldım uğruna

Şefkat eyle ben kuluna

Kurbanın olayım senin

 

.....................................................................

 

Hoş geldin ey ilminin irfanı sensin hoş geldin

Hoş geldin ey ruhumun efrahı sensin hoş geldin

Gece gündüz senin için zar ile giryan idim

Hoş geldin ey mısrımın sultanı sensin hoş geldin

 

Bunda gelmezden mukaddem talib-i cemal idim

Kimse bilmezdi halimi ah ile figan idim

Mest ü medhuş olmuş idim valehu haran idim

Hoş geldin ey canımın canını sensin hoş geldin

 

Bunda gelmekten murad çün kim bize ihsanındır

Baktığınca yüzümüze lütfile ikramındır

Bizdeki zevk u sefalar ilmile irfanındır

Hoş geldin ey canımın cananı sensin hoş geldin

 

Gelmeseydin bizlere sen, fark olunmazdı iman

Bir gelişte gör ki nice alem oldu şadüman

İstikbale çıktı nice hep cemil ü cavidan

Hoş geldin ey ilminin sultanı sensin hoş geldin

 

TALİBİ sensiz cihanı neylesin ey padişah

Ayırmam gözümü senden sensin bize rehnüma

Kıl şefaat marifetle eyle bizi pürziya

Hoş geldin ey canımın cananı sensin hoş geldin

 

.......................................................................

 

Salik rah-ı Hakk'a merdane gelsin

Yansın nar-ı aşka, pervane gelsin

 

O varlık şehrine aşk askerini

Yağmaya saldır ki virane gelsin

 

Gönül kalesinde Tevhid topunu

Kur düşmana karşı uslana gelsin

 

Sadakat tablini çaldır şehrinde

Hidayet askeri seyrana gelsin

 

İsrafil surunu can kulağına

Nefheyle uyansın cevlane gelsin

 

Gönül sarayını eyle münevver

Hazret-i Süleyman mihmane gelsin

 

FEHMİ rah-ı aşkı etti aşikar

Salik olan canları irfane gelsin

 

.....................................................................

 

Kuruldu ol bezm-i ezel

İkrarın verenler gelsin

Açıldı gülşen-i vahdet

Ol güllü derenler gelsin

 

Okundu birliğe ezan

Huzurda duranlar gelsin

Olundu farza ikamet

İmama uyanlar gelsin

 

Şarab-ı aşkı içenler

Mest olup meydana gelsin

Şem-i tevhide can atan

Yanmağa pervane gelsin

 

İlm-i esrarı bilenler

Mekteb-iirfana gelsin

Muhabbet bahrına dalan

Dergahı seyrana gelsin

 

Dost için cana kıyanlar

Meclis-i kübraya gelsin

Kevser-i Ali'den içen

FEHMİ'den peymane gelsin

 

........................................................................

 

 

 

 

f t g m