Copyright 2024 - MEKSAV

Esselamualeykum

Eee kalem yaz, yaz başına geleni!

Muhterem Dostlar,

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bizi şeriata davet etmiş. Aynı zamanda da güzel ahlaka davet etmiş. Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim, buyuruyor. Allah'ın Rasulü güzel ahlakın canlı örneğidir. İslam nedir? diye soran cemaate “İslam güzel ahlaktır.” cevabını vermiştir.Güzel ahlak olursa, İslam’ın erkanı huzur verir. Güzel ahlakı olanların, elinden, dilinden, azalarından kimseye zarar gelmez. Onlar insanların hayırlılarıdır. İnsanlara iyilik ederler.

Allah'ın emri: “Zikri ehlinden öğreniniz.” Ve Kur'an-ı Kerim’de zikir hakkında birçok ayet-i kerime vardır.  Zikir, Allah'la mülakata girmektir. Ehli zikir olanları, Allah harem-i ismetine davet eder. Çünkü zikrullah güzel ahlakı verir. Zikredenler, fikrederler, tefekkür ederler.Zikredenler mest olur, Allah ile dost olur. Gel dervişim zikredelim. Zikirsiz şeriat, kurtarmaz dostlar. Bir taraftan şeriatı taklit eder; bir taraftan nefsinin istediğini yapar. Sorarsın:

- Ne bu yahu? cevap verir:

- Onun yeri başka, bunun yeri başka.

Hak dost buyuruyor ki:

Biat-ı Hakk'ı Muhammed’den kılanlar merhaba.

Hz. Muhammed'in hakkaniyetine, mana cephesine, letafetine biat edenler: Merhaba!

Buldunuz iman-ı kamil, cümle yaran merhaba.

Anlıyoruz ki Hak dostlar, aşere-i mübeşşere, hayatta iken kendilerine cennet müjdelenen zat-ı muhteremler, peygamberin mana cephesine biat etmişler.Bu gelen ilm-i ledün sultanıdır. İlm-i Ledün, bir mürşid-i kamilden alınır. Peygamber Efendimizin mana cephesine, ilm-i Ledün yönüne biat edenler, Hz. Ali, Hz. Sıddık gibi zat-ı muhteremler hikmet ve mana ilminin vârisleri oldular. Allah himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.

Muhterem Efendiler,İman üç kısma ayrılır:

1-Gerçek iman: Gerçek imanı mürşid-i kamil telkin eder. Bu iman, kamil imandır. Vuslat-ı yarla halvet ettirir. Şirk fiilden fiilullaha, şirk sıfattan sıfatullaha, şirk vücuttan vücudullaha geçirir. Zatından zatına mazhar kılar. Bu zat-ı muhteremler velayette velilerle, nübüvvette nebilerle haşr olurlar. Mûtu kable en temûtu, sırrı bunlarda.Fehmi Efendi buyuruyor ki:

     Ölmeden Fehmi bu zevke nail oldu sanmayın

     Mûtu kable en temûtu, sırr-ı ihfa bizdedir

Bu yazdığımız iman-ı kamili mürşid-i kamil telkin eder. Baştan da Allah'ın Rasulü biat almış, ahlakı güzel olanlara bu ilmi vermiştir. Ona “Vehbi iman” denir. Gerçek iman da budur.

2-İstidlali iman: Bu iman, şirk-i hafiden kurtarmaz. Bilgiye dayanır, ayete hadise dayanır. Kesbî bir ilimdir. Bu ilim sahipleri varlığından, benliğinden, ilim ve ibadetinden geçemezler. Yani fenafillah olamazlar. Bu da mürşid-i kamile gitmeden olmaz. Yunus ne kadar güzel söylemiş:

     Kadılar, müftüler cümle geldiler

     Kitapların bir araya koydular

     Sen bu ilmi kimden aldın dediler

     Bir kamil mürşide varmadan olmaz

     Varıp da sözünü tutmadan olmaz 

Fehmi Efendi, Divanında diyor ki: 

     Gerek âlim, gerek zahit, ki bilmez nefsini tahkik

     Onların imanı hep taklit, eder inkar ev edna’yı 

Dostlar, Kesbî ilim, vuslata getirmez. Dostun yüzünden perdeyi kaldırmaz. Şirk-i hafiden hiç kurtarmaz. Bize düşen “Allah hidayet etsin.”demektir.Bir ayet-i kerimede Cenab-ı Hak: “İbadetlerinizle, ilimlerinizle şirk etmeyin.” buyuruyor.Hak hidayet etmeyince neylesin şeyhim bana.Allah cümlemize hidayet eylesin.

3-Taklit iman: Mukallidin/taklitçinin imanı. Manasını idrak etmemiş, ayete hadise dayanağı yok. Görmüş, ama manasından haberdar olmamış. Bunların amelleri taklit olduğu için hiçbir dayanağı yok. Onun için taklit denmiştir. Taklidin ne kadar önemi vardır, malumunuz.Bir ayet-i kerimede Cenab-ı Hak “Muhakkak, namaz sizi bütün kötülüklerden, menhiyattan meneder.” buyuruyor. Hem iyilik, hem kötülük bir kapta olmaz.

Muhterem Dostlar,Sakın ha “Ben namaz kılarım, oruç tutarım, zekat veririm, hacca giderim.” demeyesin. Önce insan kendini düzeltecek.

     İçin dışın tertemiz abdestli olacaksın

     Uzaklarda sandığın kendinde bulacaksın

     Dil tarif edemez halini yaşayacaksın

     Yürü yavrum, sen Hak Rasulün izinden yürü 

Bütün Hak dostları, zikri ehlinden aldılar, Hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakat gösterdiler.  “Uçarım bu kafesten hiç beni gören olmaz.” “Hu’dur huzurumuz, Hak'tır zuhurumuz” söyleyen zat-ı muhteremler gibi. Çünkü bunlar, ender fenadan beka buldular. Dosta vuslat ettiler. Niçin, niye, nedenleri sildi attılar, onlara takılmadılar. A Canım, geldi kamil himmetiyle has rumman etti bizi. Bizdeki bütün tuluat, zuhurat Hak mürşidin himmetidir. 

Muhterem Dostlarım, Hak mürşidin rızasını kazanalım. Emrine itaat, telkinine sadakat ile gösterdiği yoldan gidelim. Demeyelim, niçin niye? Her sıfattan zatın ilan eylemiş.Dikkat et a canım dikkat et. Hak yüzü insan yüzünden görünür.  Zat-ı Rahman şeklin insan eylemiş. Hakk'ı istersen yürü insana bak.Hangi insana?Maya-yı Muhammediye’yi almış, Hak mürşide biat etmiş, ender fenadan bekaya geçmiş, Hakk'ı diyet eylemiş, sırra kadem basmış, mana olmuş dosta vuslat etmiş.Allah bu dostların himmetlerini üzerimizden hiç eksik etmesin.

Sevgili Dostlar,Bazen bana dikkat kelimesi yetmiyor. Çok uyanık, çok dikkatli olalım. Can mürşidin himmeti ve rızası doğrultusunda hedefe yürüyelim.Ulu Mevlâm bizi can mürşidin yolundan, izinden ayırma. Himmetlerini üzerimizden hiç eksik etme.Selam ve dualarımla hepinizi Allah'a emanet ediyorum.

HACI BABA 

Hüseyin Sabri SOYYİĞİT

f t g m