HASAN ÖZLEM EFENDİ'NİN HAYATI VE ŞAHSİYETİ
1911-1997
Makedonya'nın iştip vilayetine bağlı kiliseli (Bereketli) kasabasında 1911 yılında dünyaya gelmiştir.Babası Mehmet Efendi, Annesi Fatma hanımdır. Zamanın ve yerin şartları gereği ilk tahsilini okuma-yazma öğrenecek kadar olmak üzere mahalle mektebinde yaptı. İki yıl kadar. Bundan sonra kitabı arkadaş edinerek, zahir ilimlerinde kendisini yetiştirdi.Osmanlı Devleti'nin parçalanıp yıkılmasından sonra oturdukları bölgede, Müslüman-Türk nüfusunun azalması ve uğranılan çeşitli eza ve cefa neticesi Anadolu'ya göç etme mecburiyeti doğdu. Yıl 1928.Göç ettiği yer, on sene süre ile oturduğu Kırklareli şehridir.
Ebeveyinleri zamanın Melamî mürşitlerinden olan Aşık Mustafa Efendi'ye intisaplı olduklarından,çocukluğu Melamet zevk ve neşesi içerisinde geçen Hasan Özlem Efendi Hazretlerinin zaman zaman Yunus Emre, Mısri Niyazi gibi bu yolun büyüklerinin ilahilerini meclislerde okuduğunu görmekteyiz.Bu hal ve tavır içerisinde Kırklareli'ne gelen Efendi Hazretleri, içindeki sonsuz iştiyak neticesi,Melamet mürşiti diye tanınan Hasan Hoca namındaki zata 1935 yılında intisap etti. Hasan Hoca'dan Tevhid-i Zat mertebesine kadar telkin gördü. Bilahare Şaban Efendi ismi ile tanınan bir mürşit'den Makam-ı Cem'i tahsil etti.
Efendi Hazretleri bir süre için Akhisar'a geldi ve oradan Turgutlu'ya geçti.Turgutlu'da bir sohbet esnasında sohbete gelenlerden bir ihvanın Hasan Fehmi Tezdoğan Efendi Hazretlerinin ilahilerinden birini okumasıyla,Efendi Hazretleri bunun manevi tesirinde kalarak okunan ilahinin kime ait olduğunu öğrenince, kendisini görmeyi şiddetle arzular.Bu arzu ve iştiyak neticesinde ilk görüşmeleri 1944 senesinde Akhisar'da gerçekleşti.
Daha sonraki günlerde Efendi Hazretleri, Hasan Fehmi Tezdoğan Efendiden kalan dersleri tamamlayarak (Hatmül Makam) olur. Buna müteakip 1947 senesinde irşadla görevlenen Efendi Hazretleri, Efendisinin emriyle bir yıl boyunca zikir telkininde bulunur.Sonra peyderpey Fena ve Beka makamlarının telkinini yapmaya başlar.
Hasan Özlem Efendinin Melamet silsilesinin Pir Muhammed Nurul Arabi Hazretlerine dayandığı görülmektedir.Bu şöyledir :
1- Hasan Özlem Efendi
2- Hasan Fehmi Tezdoğan
3- Ali Rahmi Efendi
4- Hacı Salih Rıfat Efendi
5- Pir Muhammed Nurul Arabi Hazretleri (Hazreti Pir)
Bu arada konumuzla ilgili olmak üzere şu olayı zikredebiliriz. Efendi Hazretleri, Efendisi Hasan Fehmi Tezdoğan Hazretlerinin bulunduğu bir mecliste, Şerif Dede'ye Hasan Fehmi Efendi sorar; yardımcı ister misiniz? Şerif Dede Hasan Fehmi Efendiye cevaben, yaşlılardan Bilal ağayı, geçlerden Kiliseli Hasan'ı isterim der.
Efendi Hazretleri 1948 yılında Hasan Fehmi Efendi Hazretleriyle Kırklareli'nde sohbetlerde bulunmuş, muhabbet yapılan bir gece hazmedilemeyen bir sohbetin neticesinde vaki şikayet üzerine, kaderin cilvesi Efendisiyle aynı odada bir ay süre ile mahpus tutulmuştur.
Efendi Hazretleri Melamet zevk ve neşesini büyük bir aşk ve sorumluluk duygusu içerisinde aşık ve yanık gönüllere sunmuştur. Meclisine gelenleri sohbet, muhabbet ve telkiniyle irşat etmiştir.Efendi Hazretlerinin 1974 senesinde Hac görevini ifa ettiğini görmekteyiz. Melamet anlayışında, şeriat, tarikat, hakikat, marifet prensiplerini koruyup savunmaktadır. Meclisinde bulunanların da aynı tarzda hareket etmelerini istemektedir.
Efendi Hazretlerinin bizzat kendisinin irşatla görevlendirdiği zat-ı muhteremler şunlardır.
Turgutlu'da Abdürrahim Çeşmeci Efendi
Salihli'de Emekli Astsubay Ahmet Aslan Efendi ve Demir Ali Serbest Efendi.
Merzifon'da Ahmet Sulu Efendi
Kayseri'de Gazi Tekin Efendi
Ankara'da Zeynep Arıcan
İskenderun’da Kemal Özkan Efendi
Urla'da Nahide Yılmaz
Kendisinin bizzat görevlendirdiklerinin dışındaki Melami büyükleri hakkındaki görüşlerini şöyle açıklıyor. Tanımadıklarımız, isimlerini ve kendilerini bilmediklerimiz müstesna, bildiklerimizden bizim görüşümüzde, zevk ve meşrebimize uygun irşada görevli şu kardeşlerimizi söyleyebiliriz.
Şekerci Halil Efendi
Şemsiyeci Ali Aydem Efendi
Hacı Sabri Soyyiğit Efendi
Hasan Fehmi Kumanlıoğlu Efendi
Dr. Kemal Aydın Efendi gibi muhterem zatlar.
Hasan Özlem Efendi 1997 yılında Hakk'a yürümüştür. Kendisi Pir Seyyid Muhammed Nur ’ül Arabi Hazretleri'nin "Mısri Niyazi Divanı Şerhi" ni sadeleştirip diğer kişilerin istifadesine sunmuştur.