Esselamualeyküm
Muhterem Dostlarım!
Vaktimizi nasıl değerlendirelim?..İşte bu, çok önemli. Kişinin öyle anları olur ki cihanı değer. Cenab-ı Hak buyuruyor ki:
“Onlar, Allah'ı ayakta, otururken, yaslanırken zikrederler.”
Bu ayette üç merhaleden maksat, meratib-i tevhidin mertebeleridir:
- Tevhid-i ef’al,
- Tevhid-i Sıfat,
- Tevhid-i zat.
Allah'ı Allah'ın ef’aliyle zikrederler.
Allah'ı Allah'ın sıfatıyla zikrederler.
Allah'ı Allah'ın zatıyla zikrederler.
Ederler de öyle bir alem olur ki zatından zatına mazhar düşen zat-ı muhteremler, tefekkür makamına yükselirler. Şuhut, şahadet makamına yükselirler; yükselirler de “Rabbimiz batıl bir şey yaratmamış.” derler.
Kainata Allah'ın nuruyla nazar edip her şeyi yerli yerinde, erkan ve adaba uygun, bir nizam, bir intizam içerisinde kainatın devretmekte olduğunu şuhut ederler. Alemleri tefekkürle seyreden zat-ı muhteremler, hikmetlere ram olurlar, hayretlere düşerler. Allah'ı teşbih ve tenzih ederler. Aman Allah’ım dua ve niyaz ile “Bizi eski hallerimize bir daha düşürme. Zan ve evhamdan koru.” diyerek yalvarırlar.
Bu kutsi ve ulvi makamlara yükselmek ne a’lâ, ne güzel. Yükselişinin kadr u kıymetini bilip onu koruyup muhafaza etmek daha önemli.
Bu kainata nazar edelim. Açıp gözümüzü hikmetle bakalım. Ne incelikler, ne manalar göreceğiz. Bütün kainat bize hal-i lisanıyla sesleniyor.
Cemadat, bu topraklar aman Allah’ım ne hizmet ne hizmet etmekte! İçerisine düşen tohumlara hayat verir. Buğdayımızı, pirincimizi, bütün gıda maddelerimizi toprak verir. Meyvalarımızı, sebzelerimizi yine toprak verir.
A canım! Allah'ın sanatı bu! O topraklarda ruh-i cemadi vardır. Diridir ki hayat veriyor. Ruh-i cemadiden ruh-i nebatiye yükseltiyor. Bu yeşile, bu güzellere hikmetle bakmak gerek.
Şu gördüğümüz nebatat, insanı besleyen ürünler, hayvanı besleyen ürünler o kadar güzel, o kadar leziz ikram ihsanlar var ki, dil tariften aciz. Kainata nazar ettiğimiz zaman, hal-i lisanıyla her varlık Allah'ı zikretmekte. Ruh-i nebatiden, ruh-i hayvaniyeye bir geçiş vardır. Öyle bir geçiş ki hayret hayret!
Koyunlar, kuzular, inekler, mandalar ruh-i nebatiden aldıkları gıda ile ruh-i hayvaniyeyi beslerler. Bunlar hep insana hizmet için.
Hollanda’da seyrettim: O muazzam inekler, süt vereceği saatte bayırdan düzülüp geliyorlar. Sabah saat 7’de ahırlarından sağılma yerine geçerken bir nizam ve intizam içinde sıraya giriyorlar. Memelerine makineler takılıyor. Sütlerini verdi mi makine çıkarılıyor. Onlar da yoluyla otladıkları bayıra gidiyorlar. Aman Allah’ım! İnsana hizmet…
İnsanları tebrik! Ne bakım, ne temizlik! Ne kadar güzel bir hizmet! Sağdıkları cihazları ilaçlı bir sudan geçiriyorlar. İnekler, koyunlar, keçiler; sütleriyle, yavrularıyla, etleriyle insanlığa hizmet etmekte.
Ulu Yaratanım, öyle bir nizam, öyle bir intizam, öyle bir düzen kurmuş ki… Nice yüz bin hamd ü sena. Bu kainat insana hizmet için. Ya insan? Yaratılış gayesini bilecek. Bu düzen bize hizmet ederken, bizim görevimiz, ödevimiz ne? Biz nasıl olmalıyız?
Ruh-i hayvaniyede insana muazzam bir hizmet olurken ruh-i i insaniyeyi düşünelim. Cemadattan yani topraklardan, nebattan yani bitkilerden, otlardan hayvaniyete, hayvani ruha bir yükseliş; hayvani ruhtan da insanlığa yükseliş…
Bütün varlıklar, insana hizmet için koşarken, bu insan görevini iyi bilmelidir. Ben kimim? Beni yaratan, yaşatan, rızkımı veren benden ne istiyor ve ben nasıl olmalıyım? Kendini muhasebeye, muhakemeye çekebilmeli insan. Yiyip içip de yiyip içenler gibi kalırsa, Hz. İnsan mesabesine/seviyesine yükselemez.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “Tefekkürle Tanrı’yı bir saat zikreylemek, yetmiş sene nafile ibadetten, namazdan daha evladır. “ Kur'an-ı Kerim “Ve yetefekkerun” “tefekkür ehli”ne hitap eder, akl-ı selime hitap eder. Biz de muhteremler akl-ı selim olalım. Olalım da yaratılış gayemizi bilelim.
Onlar tefekkür ederler de, Rabbimiz batıl bir şey yaratmamış, derler. Onlar ender fenadan bekaya geçtiler. Varlıklarından Hak varlığını ilan ve izhar ettiler. İşte bunlar, şuurlu ve mütefekkir insanlar. Allah bu zümrenin adedini çoğaltsın. Himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.
Bunlar öyle muhteremler ki, bunların her anı çok çok değerlidir. Ehl-i tevhidin boş vakti olamaz. Tefekkürle alemi seyreder, hikmetler ve manalar görür.
Zamanlarımızı en iyi şekilde değerlendirelim. Zikirle, fikirle, tefekkürle değerlendirelim. İnşallah görevimizi yapanlardan oluruz. Akl-ı selim ile düşünen, tefekkürle hareket eden ehl-i mana olan doslar, ne hikmetler, ne hakikatlere ulaşırlar. Allah bizi Allah demekten mahrum etmesin. Bize razı olduğu iyilikleri versin.
Selam, sevgilerle Allah'a emanet olunuz.
İKRAMI SONSUZ KULUNA
Ulu Mevlâm hamd u sena
Kulluk bize Hak'tan ata
Sonsuz şükür yaratana
İkramı sonsuz kuluna
Mevlâm bize lütfeyledi
Sıfatıyla hem süsledi
Kutsi emaneti verdi
İkramı sonsuz kuluna
Canım içre cananımdır
Gönül tahtı sultanımdır
Ezel ebed mihmanımdır
İkramı sonsuz kuluna
Sayısız nimet verendir
Arzımızı süsleyendir
Nimetlerle besleyendir
İkramı sonsuz kuluna
Zikredeni zikredendir
Ruhundan ruh nefh edendir
Cemalin ikram edendir
İkramı sonsuz kuluna
Yeter ki kul Allah desin
Nimetine şükreylesin
Tefekkürle söz söylesin
İkramı sonsuz kuluna
Yaratana kulluk etmek
Farkiyet sahibi olmak
Hidayet yolundan gitmek
İkramı sonsuz kuluna
Rahmet yağar bizim için
Mevsimlerin bizim için
SABRİ kulun Allah için
İkramı sonsuz kuluna